Hürriyet

>

20 Eylül 2011 Salı

Belki de bizim hatamız değildir!



Oğlum ilkokula başlayacaktı, ancak gittiği anaokulundan bazı tereddütler iletildi bize. Duygusal gelişiminin ilkokul için uygun olup olmadığınından emin değillermiş. Biz de konuyla ilgili uzman bir doktordan randevu aldık, pedagog sayın Feriha Dildar'dan. Görüşmelerin sonucunda suçluluk duygusuna razı bir halde Feriha Hanım'ın karşısına geçip hatamızı öğrenmeye hazırlandık. O da ne, Feriha Hanım sadece güldü halimize ve aklımdan asla çıkmayacak şu cümleyi söyledi;
Belki de sizde hata yoktur, çocuğunuzun karakteri böyledir. İllaki şöyle davranırsanız böyle olur, şöyle derseniz şu olur diye bir durum yok. Olsa zaten bize ihtiyaç yok, kılavuz kitapları okur, makine kullanır gibi büyütürsünüz çocuğunuzu. Unutmayın, onlar da birey, tercihleri var, ve çoğunlukla doğumla gelip ölümle gider, buna da karakter denir. Siz sadece yönlendirip törpüleyebilirsiniz, asla yok edemez ya da olmayanı yaratamazsınız.

O günden sonra bu cümleleri haklı çıkarır bir çok örnekle karşılaştım. Örneğin çok ama çok tembel bir annenin çocuğunun, inanılmaz sorumluluk sahibi ve çalışkan bir insana dönüşüm hikayesini şahitlerden dinledim. Diyeceksiniz ki işte o yüzden öyle olmuştur, ben de diyeceğim ki, hamurunda varmış ki böyle olmuş, serseri olma olasılığı çok daha yüksekti. Yine ikiz çocukları olan arkadaşımdan gördüm ki, dakika aralarla doğan iki kardeşin davranış farkları tamamen kişiliklerinin farkından geliyor, anne-baba eğitiminden değil. Tabi ki evlatlarımız bizlerden öğreniyorlar herşeyi. Ama nasıl kullanacakları tamamen karakterlerine bağlı. Kibriti gösterirsiniz, biri bina yapar diğeri evi yakar. Bu demek değildir ki anne-baba birine yaratmayı diğerine yıkmayı 'bilmeden' öğretmiştir. Bize düşen karakterlerini anlayabilmek, iyi yönlerini destekleyip kötüleri törpülemek, eksikleri tamamlamalarını sağlamak. Bu da aynı şablonlardan geçmiyor. Her çocuk için farklı bir şablon, davranış şekli ve doğru var. Önemli olan anne-babanın bunu anlayabilmesi.

Sonuç olarak o günden sonra fazla kurcalamayı, hataları sürekli kendimde aramayı, her hareketimde 'acaba' diye düşünmeyi bıraktım. Tabiki okuyorum, çocuklarla ilgili bir sürü gelişim yazısı takip ediyorum, gerçekten hatalarım varsa bulmaya çalışıyorum, ama bunu abartmamaya çalışıyorum. Yaşanılan her suçluluk duygusu, çocuğa verilen bir tavizle sonuçlanır çünkü.

8 Eylül 2011 Perşembe

Çocuklara Playstation 3 Oyun Önerileri 1

Madem çok meraklı bir anneyim ve her oyunu oynuyorum, siz oynamayan annelere çocuklarına hangi oyunları gönül rahatlığıyla alabileceklerini söyleyebilirim. Öncelikle PS3 oyuncumuz 5+ olmalı, yani çocuğunuz beş yaşını doldurmalı. Daha erken anlamsız olur. Kız çocukları muhtemelen tercih etmeyeceklerdir ama meraklısına cinsiyet ayrımı olmadan oynanabilen oyunları önerebilirim.
1. Start the Party: Bu bir move oyunu ve tamamen Türkçe. Çocuğunuz sadece oynamıyor, aynı zamanda hoplayıp zıplıyor, çünkü elindeki kumanda kah kılıç olup karpuz kesiyor, kah raket olup sinek avlıyor, kah fener olup hayalet yakalıyor. En çok 4 kişiye kadar yarışma yapılıyor, ama tek başına yapılan roundlar da mümkün. Bu oyunda amaç yarışmak. Yarışmalar devrelere bölünmüş ve toplam 10 devrede en çok puan alan kazanıyor. Yarışmaların konuları birbirinden zevkli, hareketli. Grafikler mükemmel, çocuğunuz move kamerasıyla ekrana aktarıldığı için kendini seyrederek yarışıyor, arka planda da bulunduğunuz oda yer alıyor, tabi oldukça değişmiş olarak. Ailece akşamları oynayabilir, çocuğunuzun sizi nasıl yendiğini şaşkınlıkla seyredebilirsiniz. Hadi bakalım çocuklar yattı, siz ve arkadaşlarınız da bu oyunu keyifle oynayabilirsiniz.
2. Little Big Planet: 7+ oyuncu daha keyif alacaktır kanımca. Mükemmel bir oyun olduğu yaratıldığı yıl aldığı en iyi oyun ödülünden belli zaten. Savaş, vurdu-kırdı yok. Sack Boy denilen kukla adamlarla 10 kişiye kadar oynanılan bir takım oyunu. Online seçeneğiyle de bulunabilir oyuncu serverdan. Amaç, etapları bitirebilmek, bu esnada puan ve etiket toplayarak diğer etapları şenlendirmek. Toplanan objelerle kendi küçük dünyanızı yaratabilir, bir arkadaşınızı davet ederek kendi etaplarınızı bitirebilirsiniz. Sack Boylarınızı istediğiniz gibi boyayıp giydirebilir, aksesuarlar takabilirsiniz. Bu oyunun müzikleri çok kaliteli seçilmiş. Sadece CD olarak satılsa inanın alıp dinlerim. Akşamları oğlumla değişik etapları bitiriyorum, onu yatırdıktan sonra kendi arkadaşlarımla online oyuna devam ediyorum. Anlayacağınız yediden yetmişe herkesi saran bir oyun.
3. EyePet: Yine bir move oyunu. Kızlar daha çok tercih edebilir. Son derece sevimli bir yaratığı eve alarak başlıyoruz oyuna. Yıkıyor, karnını doyuruyor, seviyor, oynuyoruz. Kıyafetler giydirip, tüylerini boyuyoruz. Aksesuarlar takıyoruz. Grafikler mükmmel yapılmış. Yere oturup elinizi yere vurduğunuzda eyepetiniz koşarak kucağınıza çıkıyor. İnanın ben bile gözlerimi sevimliliğinden alamıyorum. Tek kişilik bir oyun olmasına rağmen, kameranın görüş açısındaki herkesin hareketlerine tepki veriyor eyepet. Dolayısıyla kalabalık çocuk gruplarınca da oynanabilir.